Aslında nedenler herkese göre farklılık gösterse de içimizdeki sistemin çalışma prensibi aynıdır. Her şey, bilinçaltımıza kaydedilir ve kaydedilen bu bilgiler bizim davranışlarımızı oluşturur. Bilinçaltı tüm psikolojik sorunlarımızın kaynağıdır.
Nedenleri kişiden kişiye göre farklı olsa da içimizdeki sistemin çalışma prensibi aynıdır. Anne karnına düştüğümüz saniyeden itibaren yaşadığımız her şey, bilinçaltımıza kaydedilir ve bu kayıt deposundan çıkan bilgiler bizim davranışlarımızı oluşturur. Bilinçaltı tüm psikolojik sorunlarımızın kaynağıdır. Sadece psikolojik sorunların değil, fiziksel sağlık problemlerimizin %90’ının kökeni de buraya aittir. Alışkanlıklarımız ve içimizden gelen tüm davranışların kökeni bilinçaltıdır. Henüz bilinçaltı tam olarak açıklanamamış olsa da, bugünkü bilgiler ışığında bu konuda yapabileceğimiz birçok şey var, gücünü yapılan çalışmalarla zaten biliyoruz ve ben de sizlerle bunları paylaşmak istiyorum.
Özellikle de konumuz gereği neden kilo alıyor ve bir türlü veremiyoruz üzerinde duracağız. Bu süreç içerisinde bilinçaltımızın belki de bize yaptığı oyunları keşfedecek, onu nasıl anlayacağımızı ve yönlendirebileceğimizi öğreneceğiz. Yolculuğumuza size tanıdık geleceğini düşündüğüm bir hikâye ile başlamak istiyorum...
Özlem Hanım’ı kısaca tanıyalım...
Özlem Hanım 33 yaşında kurumsal bir şirkette yönetici olarak çalışan, evli ve 6 yaşında bir kız çocuğu olan, iş yaşamında son derece başarılı, herkesin kendisini işkolik olarak tanıdığı ve gerçekten de işine âşık bir insan. Genel olarak 8 yıllık evlilik süresince inişler çıkışlar olsa da evliliği de normal hatta birçok insana göre mutlu sayılacak bir düzeyde.
Özlem Hanım, hayatında çok fazla değişimi sevmeyen ve değer verdiği insanlara sıkı sıkıya bağlı birisidir. Öncelikle ailesi, eşi ve kızı onun hayatındaki en önemli değerlerdir. Her fırsatta onların kendisine hayat verdiklerini söyler.
Unutmadan bir de hayatında değer verdiği karşı komşuları Necla Teyzesi var. 75 yaşında ama hayat dolu bir kadın her zaman pozitif gücü ile etrafına neşe saçan son derece dinç ve bir o kadar da sosyal olan Necla Hanım’ın hayata bakış açısını şu sözleri ile anlatıyordu:
“Hayat çekilmesi gereken bir çile değil, zevk alınması gereken bir yolculuktur. Onu nasıl algıladığın da sana bağlıdır.”
Gerçekten ondan çok şey öğrenmişti Özlem Hanım ama hala istese de onun kadar pozitif olamıyordu, zaman zaman eski alışkanlıkları ağır basıyordu, sanki içinde bir şey değişmesini istemiyordu, belki korkuyordu belki de şimdiye kadar böyle gelmiş, bundan sonra ne olacak diye düşünüyordu. Bir ses vardı içinde her şeyi baştan engelleyen. Ama bu sesin kaynağını ve amacını bir türlü çözemiyordu.
“Ne kadar da kilo almışsın, Özlemcim” onu tetikleyen son cümle
Bana gelmesini sağlayan ve bardağı taşıran son damlayı ise şöyle anlatıyordu. “Sıradan sayılacak bir gün, alışverişe çıktığım bir sırada üniversite yıllarımdayken çok yakın olduğum ama uzun süredir görüşemediğim bir arkadaşım ile karşılaştım. Hatır sormalardan sonra arkadaşım bana konuşma sırasında bir ara o can alıcı cümleyi söyledi: “ne kadar da kilo almışsın, Özlemcim”.
Bozulduğumu hiç belli etmesem de dost acı söyler durumu olmuştu. Hayat işte dedim ve kendisini geçiştirdim. Aslında içimi kemiren bu duygunun farkındaydım hem de uzun zamandır. Dolabımda sakladığım eski ama en çok sevdiğim elbiseyi de bu yüzden tutuyordum, hatta geçen gün çok beğendiğim ama içine bir türlü sığmayı beceremediğim elbiseyi de aynı sebepten almıştım. Hep kendime “zayıflayınca giyerim diyordum.”
Çalışmaya başladığımızda, Özlem uzun zamandır bu duygunun içinde zayıflayacağı günü hep özlemle beklemekte ama o güne bir türlü kavuşamamanın sıkıntısı ile yavaş yavaş kendine olan güvenini de kaybetmekteydi. Neden bazıları için kilo vermek bu kadar kolayken kendisi yıllardır yapmadığı diyet, uygulamadığı saçma sapan yol kalmamışken kalıcı olarak kilo veremiyordu?
Özlem Hanım’ın psikolojisi >>>
|