Ben bu durumu birebir yaşadım arkadaşlar. Amerika’da şu meşhur mağazalardan birine daldım, üzerimde şort, tişört, kafamda da lastik toka… Bir küpe beğendim, “Bakabilir miyim?” dedim. Kadın çıkardı küpeyi, etiketini soktu gözümün içine. (Gerçi çok haksız da değilmiş. Kapalı Çarşı’dan en az iki tane gerçeği alınabilir.)
Ama ben gencim ya o sıralar, deli yirmilerimdeyim… Hırs yaptım bu durumu, aynı “Pretty Woman” filmindeki gibi.
“Tamam kızım” dedim, “Tüm para harcama hakkını bu küpe üzerinde kullanacaksın. Nasıl olsa elbet yine bir gün yolun düşer buralara.”
Ertesi gün giyindim şık mı şık, gittim aynı yere, buldum bu ukalayı. (Aslında o beni buldu önce. Bu sefer bir şeye benzetti sağ olsun)
Küpeyi görmek isteyince, o küpe dahil tüm küpeleri döktü önüme.
“Hah” dedim, “İşte böyle. Ben dün senin aşağıladığın o genç kadınım. Şimdi bu küpeyi de alıyorum. Ha bu arada babam da petrol şeyhi prens Abdülcemalimutayyipreceattin. Buradan daha çok alışveriş yapacaktım ama seni sevmedim. Sadece bunu alıyorum. Ok?”
O küpeye verdiğim paranın suçluluk duygusunu az da olsun azaltabilmek için iki sene falan sürekli taktım, millete gına gelene kadar.
Azaltabildi mi o duygumu? Hayır ama kadının suratının o halini görebilmem için değdi valla.
Not-1: Artık normalde pahaca ağır gelen şeyleri yirmi dört ay taksitle falan almayı da bıraktım. Sen taksiti daha bitiremeden modası geçiyor zat-ı muhteremin, hem giyemiyorsun demode oldu diyorlar, hem de giyemediğin bir şey için hala para ödemek çok koyuyor, çok….
Not-2: Yazmasam içim rahat etmeyecek. On yıl kadar önce bir arkadaşımın gazına geldim, çok meşhur bir markanın zincir kemerini aldım. Dediler ki, “İyi ettin, bu evladiyelik. Modası asla geçmeyecek bunun. Haklı da çıktılar. Evet hala moda. Buraya kadar iyi hoş da… Benim bel ölçüm evladiyelik değilmiş.. Bu kemercik artık belime olmamakta. Kolye diye takayım diyorum, o zaman da tasma takmışım gibi duruyor. Kısacası o da patladı mı elimde?
Not-3: Beyler kusura bakmayın pek ilgi alanınıza giremedim bugünlük...
Özel Not: Her yerde bir açılımdır gidiyor.Onun açılımı,bunun açılımı.Benim aklıma gelen açılım ise,bir şehit anasının yüreğinin açılımı...
Ayşe ARAL /hurriyet.com.tr
|