Yağ hücresi enjeksiyonu nasıl uygulanıyor?
İşlem, emici özelliğe sahip bir cihaza bağlı olan mikroenjeksiyon veya ince kanül ile karın, uyluk, kalça veya diğer bölgelerden, ihtiyaç duyulan miktarda yağ çekilmesiyle başlıyor. Yöntemin doğası gereği, kadının vücudundan alınan bu yağlara, lokal anestezi için kullanılan ilaçlar ve kan da karışıyor. Bu nedenle, alınan yağlardan kan ve anestezi maddelerinin arındırılması gerekiyor. Ancak bu sırada, yağ hücresi için gerekli olan besleyici maddeler de istem dışı olarak atılabiliyor. Yeni geliştirilen bir teknikte ise, yağlar lokal anesteziye gerek kalmaksızın, diz içinden alınıyor. İşlem yapılan bölgenin hemen altına bir manşon takılıyor, böylece bölgeye kan akışı azaltılıyor. Bu sayede emilen yağa kanın karışması engelleniyor. Böylelikle yağ hücresi enjeksiyonundaki başarı oranı da en yüksek seviyelere ulaşıyor. Ardından, alınan bu yağ, tıpkı diğer tekniklerde olduğu gibi, lokal veya genel anestezi altında, daha önce belirlenmiş olan, yüz veya vücudundaki sorunlu bölgelerine enjekte ediliyor. Yöntemin süresi ise işlemin yoğunluğuna göre değişiyor. Örneğin sadece dudak bölgesine yağ hücresi nakledilecekse yaklaşık bir saat yeterli oluyor. Tüm yüze uygulanacaksa işlem 5-6 saat sürebiliyor.
Kaç yıl gençleşme sağlıyor ve hangi sıklıkta tekrar etmek gerekiyor?
Günümüzde mikroenjeksiyonlar ve ince kanüllerle yapılan uygulamaların gelişmesi, yağ hücrelerinin büyük kitleler halinde sadece belirli bölgelere değil, göz ve dudak çevresi ile burun kanatları gibi yüzün hemen her bölgesine müdahale edilmesine imkan tanıyor. Yine bu ince kanüller sayesinde artık doğal görüntü bozulmadan, yüze 3 boyutlu şekil verilebiliyor. Ancak bu yöntemle elde edilen sonuçların ne kadar süre kalıcı olacağı kişinin cilt yapısına göre değişiyor. Örneğin, yüzü fazla sarkmamış, ancak yağ dokularında ciddi erime söz konusu olan bir kişide yöntem, 7–8 yıllık gençleşme sağlayabiliyor. Bunun aksine, yüzü sarkmış olduğu halde yağ dokularında bir sorun olmayan kadında ise yağ hücresi enjeksiyonu ile sadece 1–2 yıllık bir gelişme kaydedilebiliyor.
İlerleyen yaşla yüzümüzde neler değişiyor?
Genç ve güzel bir görünüm için öncelikle alın, burun, dudak ile çene hacimlerinin birbirleriyle uyum sağlaması, cildin de ışıl ışıl ve pürüzsüz olması gerekiyor. Ancak ilerleyen yaşla birlikte cildin altındaki yağ hücreleri eriyor; bunun sonucunda da alın, kaş, şakak ve çene bölgesindeki dokular sarkarak hacimlerini yitirmeye başlıyor. Genç yüzün simgesi olan üçgen görünüm de, özellikle yanak ve çenedeki sarkmalarla kareyi andıran bir şekle dönüşüyor.
Ayrıca, genellikle 30 yaşından sonra, korunmasız bir şekilde güneşe maruz kalma, hatalı beslenme, sigara ve alkol kullanma gibi faktörler nedeniyle özellikle alın, göz çevresi ve dudak kenarlarında kırışıklar gelişiyor; cilt mat ya da solgun bir görünüm alıyor.
|