|
|
|
|
Bakımlı Kadınların Sitesi - Okul,aile,çocuk üçgeni
|
|
Çocuklarimiz yüce Rabbimizin çok mükemmel bir ölçü ile yaratip hiç birsey bilmez halde bizlere emanet ettigi yavrularimiz. Hepimiz onlari en güzel sekilde egitmek istiyor fakat bu egitimcilik görevimizi tek basimiza sürdüremiyoruz. egitim müesseseleri asirlardir anne babalara destek oluyor. Okullarimiz ögretmenlerimiz ve diger görevli personel bu ulvî görevde bizim en büyük yardimcimiz.
Tatilde çocuklar evde biraz uzun süre kalinca pek çok annenin: "Iyi ki su okullar var. Yoksa çocuklari nasil mesgul ederdik" dediklerini defalarca duydum. "Acaba ne dereceye kadar çocuklarimizin egitimlerini okullarimiza birakabiliriz?" Iste kendi kendimize sormamiz gereken soru bu diye düsünüyorum. Bilhassa anaokulu ve yuvalarin sayilarinin gün geçtikçe artigi büyük sehirlerde bu soru dahada büyük önem arzediyor.
Zira 3-6 yas arasi okul öncesi diye adlandirilan devre çocuklarin davranis ve aliskanliklarinin büyük bölümünü kazandiklari çok önemli bir devre. Bu devrede uzman bir kadroyla egitim yapan bir okul öncesi egitim kurumunun çocugun sosyal zihî bedenî ve kas gelisimi gibi çok yönlü gelisminde ve okula hazirligindaki önemli rolü inkar edilemez. Fakat bu devre ayni zamanda çocugun anne ve baba sevgisine en çok ihtiyaci olan devredir.
Anaokulu velilerinden bazilari çocuklari eve geldikten sonra çok hirçin olduklarini, devamli ilgi bekledigini söyleyip dert yaniyorlar. Istiyorlarki o kadar maddî fedakarlik yaptiktan sonra artik çocuklarinin egitimiyle ilgilenmelerine gerek kalmasin, yemeklerini yedirip yatirmalari, yikayip giydirmeleri yeterli olsun. Halbuki çocuk bedenî ihtiyaçlarinin karsilanmasi kadar ruhî ihtiyaçlarinin da karsilanmasini ister. Yapilan arastirmalar gösteriyor ki bu ihtiyaci en çok karsilayacak olan kisiler basta çocugun annesi babasi olmak üzere yakinlaridir. Çocuk anne ve babasindan herseyden önce sevgi ilgi ve bilinçli bir yaklasim beklemektedir. Okulda ögretmeni ne kadar çok kitap okursa okusun, ne kadar çok hikaye anlatirsa anlatsin annesinin babasinin ona okuyacagi hikaye’nin yerini dolduramaz.
Anne ve babanin okulla iliski halinde olmasi, çocuklarinin gelisimini yakindan takip etmeleri, varsa sorunlari ögretmenlerle birlikte çözmeye çalismalari çocugun anaokulu egitiminden en verimli sonucun alinmasini saglar. Bunun için anne ve babanin çocugunu iyi tanimasi onun gelisim özelliklerini ve çocuguyla en etkili bir sekilde nasil iletisim kuracagini bilmesi gerekmektedir. Bazi okullarda gittikçe yayginlasan bir sekilde anne ve babalara babalarin yogun isleri sebebiyle bilhassa annelere yönelik çocuk egitim seminerleri verilmektedir. Bizimde hazirladigimiz bu tür seminerlere katilan veya bu konuda kendisini yetistiren anneler çocuklarini daha bilinçli egitmeye basladiklarini ifade etmekte ve ‘keske eslerimiz de katilsa egitim metodumuzu ve çevre sartlarini daha etkili degistirebilirdik’ demektedirler. Yapilan arastirmalar da annenin de egitilmesiyle desteklenen okul öncesi egitiminin çocugun her yönden gelisimi ve gelecekteki akademik basarisi üzerinde etkili oldugunu açikça göstermektedir.
|
|
|
|